Türkiye, İslam bilim tarihi alanında dünyaca ünlü otorite bir bilim insanı olan Prof. Dr. Fuat Sezgin’i kaybetti.
…………..
Prof. Dr. Özcan Hıdır, 2 Temmuz 2018 tarihinde Anadolu Ajansı web sayfasında yayımlanan “İslam Bilim Tarihine Adanmış Ömür: Fuat Sezgin” başlıklı analiz makalesinde Prof. Dr. Fuat Sezgin’in bilim tarihine yaptığı özgün katkıları dile getiriyor,”…Onun en önemli özelliği, modern-post modern bilim paradigması içindeki Müslümanların “bilim üretmedikleri/üretemeyecekleri” yaftasını, tarihi kayıtlar, somut örnekler üzerinden kıran ve üstelik bunu 40 yıl görev yaptığı Frankfurt Goethe Enstitüsü vasıtasıyla bütün dünyaya ilan eden örnek bir bilim insanı olmasıdır. “Karanlık çağ” olarak adlandırılan dönemin aslında Müslümanlar açısından “aydınlık çağ” olduğunu, ortaya koyduğu bilimsel keşiflerle somutlaştıran ve böylece İslam’ın ve Anadolu’nun medeniyet perspektifini dünyaya yansıtan az sayıdaki İslam bilimcilerimizden biridir.” diyor. Prof. Dr. Özcan Hıdır’ın yazısını okumak için TIKLAYINIZ.
…………..
Orhan Bursalı, 2 Temmuz 2018 Tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Büyük İslam bilim tarihçisi Fuat Hoca’yı uğurlarken” başlıklı yazısında, “…Fuat hoca, Batı biliminin bugünkü düzeyine ulaşmasında, hep göz ardı edilen İslam’ın katkılarını gün ışığına çıkardı ve bu çalışmaları geniş kabul gördü. Hoca, aynı zamanda, İslam bilimcilerin teknolojik katkılarının birebir örneklerinin yapılmasını da sağladı, bu şekilde 800 kadar 3 boyutlu bilim ve teknoloji katkılarını anlatan asıllarına uygun objeler yarattı. Bunlardan bir kısmı Gülhane Parkı’ndaki İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde sergileniyor. 2008’de açılan müzede 570 kadar obje sergileniyordu.” diyor. Orhan Bursalı’nın yazısını okumak için TIKLAYINIZ.
…………….
Prof. Dr. Ömer Özsoy, 4 Temmuz 2018 tarihli Karar gazetesinin Görüşler sayfasında yayınlanan “Fuat Sezgin Hoca’nın ardından” başlıklı yazısında, Hoca’yı farklı yönleriyle ele alıyor “…Onun hareket noktasını, pür ilmî faaliyetin kültürel ve dinsel kimlikleri aşan bir karaktere sahip evrensel nitelikli bir bayrak yarışı olduğu ve hangi milletten olursa olsun ilim ehlinin tek bir aile olduğu temel kabulleri teşkil ediyordu. Tam da bu nedenle Ortaçağ ve sonrasında İslam düşmanlığı veya bilimsel yetersizlik gibi marazi saiklerle Müslümanların ilmî başarılarının üstünün örtüldüğünü deşifre ediyor ve bilim tarihçileri arasındaki Müslüman düşmanı kültüralizme karşı mücadele veriyordu.” tespitini yapıyor. Prof. Dr. Ömer Özsoy’un yazısını okumak için TIKLAYINIZ.