Kimya alanında dünyaca tanınan bilim insanlarımızdan biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Yağcı, 31 Ocak 2023 tarhinde İTÜ’de görevi başında geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti . 700’den fazla uluslararası bilimsel makale kaleme alan, 10 patent sahibi, 6 uluslararası kitabı bulunan, 31 kitapta da bölüm yazan Yusuf Yağcı ayrıca 83 yüksek lisans ve 35 doktora tezi yönetti.
Az bulunur bir bilimciye veda.. Yusuf Yağcı’nın ardından
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Bursalı, 5 Şubat 2023 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki “Bilim ve Siyaset” isimli köşesinde yayımlanan “Az bulunur bir bilimciye veda.. Yusuf Yağcı’nın ardından” başlıklı yazısında, Prof. Dr. Yusuf Yağcı’nin bilimdeki yerini Prof. Dr. Erdal İnönü’ye atfen aşağıdaki kelimelerle ifade etti.
“…Bir zamanlar yayımladığımız Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisinin arşivini karıştırırken Prof. Erdal İnönü’nün Türk-Amerikan Bilim Adamları Toplantısı’nda, Yusuf Yağcı’yı da kastederek “Hayata gözlerimi kapatmadan önce bir Türkün Nobel Ödülü’nü aldığını görmeyi ümit ediyorum” sözlerine rastlıyorum. İnönü’nün dileğini Aziz Sancar hoca yerine getirdi, ama ne yazık ki İnönü bunu göremeden hayattan ayrıldı…”
” …İTÜ’nün efsane hocası Prof. Dr. Yusuf Yağcı’yı zamansız yitirdik. Yol açıcı makalelere imza attı. Evrensel bilimin temel kuralını çok açık bir şekilde görmüştü: Bilimsel işbirliği. Ve bunu yıllarca başarı ile sürdürdü. Yusuf gençler için önemli bir rol modeli idi. Çoğunluğunun sadece seyirci olduğu bir bilim camiasında Yusuf oyuncu idi…”
Prof. Dr. Burak Erman’ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ:
Amerikan Kimya Cemiyeti tarafından yayımlanan ve Organik Kimya alanının etki faktörü itibariyle ilk 4 dergisinden birisi olan Organic Letters dergisi, Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü adresli olarak hazırlanan bir araştırma makalesini kapak yaptı. Ziya Dağalan, Ramazan Koçak, Arif Daştan, ve Bilal Nişancı tarafından yazılan makalede bir yükseltgen olarak Selectflor ve bir halojen kaynağı olarak tetrabütilamonyum bromür/klorür tuzları kullanılarak alkenler, alkinler ve doğal ürünlerin kantitatif verimlerle halojenlenmesi gerçekleştiriliyor. Geliştirilen yöntem, metal ve moleküler halojen kullanmadan gerçekleştirilen ilk halojenleme tepkimesi olarak rapor ediliyor.
Türk Dünyası olarak uluslararası bilimsel işbirliklerinde öncü olarak rol almalıyız
Prof. Dr. Aziz Sancar, Bakü Devlet Üniversitesinde 29-30 Eylül 2022 tarihlerinde yapılan “Teorik ve Deneysel Kimyanın Modern Sorunları” konulu Uluslararası Bilimsel Konferans’a (http://mpc2022.bsu.edu.az/ ) bir başarı mesajı gönderdi. Prof. Sancar, mesajında genç bilim insanlarına önemli tavsiyelerde bulundu. Başarının çok çalışmak ve sabırdan geçtiğini belirten Prof. Sancar, Türk dünyası olarak uluslararası işbirliklerde yer almamız gerektiğini, ama sadece destekleyici değil öncü olarak rol almamız gerektiğini, bu bağlamda Türk dünyasındaki bilim insanlarının aileleri, ülkeleri ve Türk dünyasına karşı borçlu olduklarını ifade etti. “Biz, batıya ve başka ülkelere onların geliştirdikleri bilim ve teknolojiyle bağımlı kalamayız. Tam bağımsızlığın kendi yaratacağımız bilim ve teknolojiyle mümkün olabileceğini her zaman dikkate almamız gerekir” diyen Sancar, mesajının devamında bilimde deneyimli olan bilim insanlarının gençlerin önünü açmak, onlara bilim yapılacak ortamları sağlamak gibi önemli bir yükümlülükleri olduğunu hatırlattı.
Aziz Sancar beyin kanseri çalışmasını anlattı: Fare deneylerine başlayacağız
“Sancar, AA’ya verdiği özel röportajda, ABD’nin en saygın bilim dergilerinden Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri’nde (PNAS) acil yayımlanan makalesindeki buluşuyla ilgili konuştu.
Aziz Sancar, 75 yaşına rağmen hala bu kadar azimle çalışmasının sırrına dair soruya da şu yanıtı verdi:
“Bu tür sorulara cevabım şu. Biz Türkler kavga etmeyi çok severiz, ben bunu yapmamaya söz verdim ve yapmıyorum. O bakımdan Türk gençlerine genellikle, Türk insanına benim mesajım: Aman kardeşim kavga etmeyi bırakın, birbirinizi tenkit etmeyi bırakın, hele bu sosyal medya çıkalı milletin işi gücü birbirine sataşmak oldu. Ben sosyal medyayı bir ara arkadaşların zoruyla kullandım, baktım bunun faydadan çok zararı var, onu da kullanmıyorum. Bu dünyaya gelmişiz, iyi bir şey bırakıp göçüp gideceğiz, benim düşüncem bu. Bunun gibi olumlu bir şeyler yapmak, bilirsiniz ben çok milliyetçiyim, herkes bilir, hem Türkiye’ye hem Türk dünyasına ve genel olarak insanlığa katkı yapınca beni mutlu eden o.”
Anadolu Ajansı’nın 23 Ağustos 2022 tarihli haberini okumak için TIKLAYINIZ.
Aziz Sancar öğrencilik yıllarını ve bilimsel çalışmalarını TRT Haber’e anlattı
Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, yaptığı bilimsel çalışmaları ve özel yaşantısı ile ilgili merak edilenleri TRT Haber’e anlattı. Sancar, “Yeni çalışma özellikle beyin kanseri tedavisine katkı sağlayacak” dedi.
19 Şubat 2022 tarihli TRT Haber’de yayımlanan programı izlemek için TIKLAYINIZ.
Manevi kızı Aziz Sancar’ı anlattı
…Prof. Dr. Aziz Sancar’ın “manevi kızı” Prof. Dr. Nedime Serakıncı, “Aziz hocamızı bir tek kelime ile tanımla derlerse ‘azim’ derim. ‘Gençken 18 saat çalışırdım, şimdi artık yaşlandım, 12 saat çalışıyorum’ diyor. O aslında bizlere ve bizden de genç olanlara çok güzel bir örnek” dedi.
11 Mart 2022 tarihli Aydınlık gazetesinde yayımlanan haberin ayrıntısını okumak için TIKLAYINIZ.
Aziz Sancar, öğrencilik yıllarını ve bilimsel çalışmalarını TRT Haber’e anlattı
Öğrencilik yıllarını ve bilimsel çalışmalarını TRT Haber’e anlatan Prof. Dr. Aziz Sancar, “Türkiye her zaman kalbimdedir. Türkiye’yi her zaman özlerim. Önemli olan benim için Türkiye’nin kalkınması, bilimde kuvvetli olmasıdır” dedi. TRT Haber muhabiri Cansu Doğan’ın 19 Şubat 2022 tarihli haberini okumak için TIKLAYINIZ.
Temel bilimlere öncelik vermeliyiz
Prof. Dr. Aziz Sancar, Azerbaycan İktisat Üniversitesince (UNEC) Bakü’de düzenlenen “Ekonomi Forumu” kapsamında bilim insanları ve öğrencilerle bir araya geldi. İşgalden kurtarılan Azerbaycan toprağı Karabağ’ın her zaman gönlünde yer edindiğini belirten Sancar, Azerbaycan’ın Karabağ zaferiyle “özgürlük verilmez, özgürlük kazanılır” gerçeğini ortaya koyduğunu vurguladı. Prof. Sancar konuşmasında Türk dünyasının bilimde güçlü olması için takip etmesi gereken ilkeleri de dile getirdi.
Bilim insanı olmak isteyen gençlere tavsiye: Bilim, meşakkatli bir iştir.
Antalya Diplomasi Forumu’nun (ADF) ADF Visitors Corner (Ziyaretçi Köşesi) uygulamasına bir video mesaj ile katılan Prof. Dr. Aziz Sancar, bilimin meşakkatli bir iş olduğunu ve bilimde başarılı olmak isteyen gençlerin inatçı olmaları gerektiğini ifade etti.
Prof. Sancar, gelecekte bilim insanı olmayı hayal eden gençlere ”Bilim, meşakkatli bir iş. Deneylerin yüzde 80 ila 90’ı işe yaramaz. İnatçı olmalısınız, çok çalışmalı, bilimsel teknolojiyi takip etmelisiniz. Bilim dünyasında neler olup bittiğini işinize uygularsanız başarılı olursunuz” diyerek seslenen Sancar, ”Hipotez oluşturmanın ve bunu kanıtlamak için deneyler yapmanın en zor yanı, vakaların yüzde 80 ila yüzde 90’ında ya hipotezin yanlış çıkması ya da deneylerin işe yaramamasıdır” diyerek bilimsel çalışmaların zorluğuna değindi.
Prof. Dr. Sancar’ın bilimde başarılı olmak için doğru soru sorma, teknolojiyi kullanma ve azimle çalışmanın önemini dile getirdiği görüşlerini içeren —Webtekno internet sitesi yazarı Nagehan Çavuş tarafından hazırlanan— yazıyı okumak için TIKLAYINIZ:
Ödül törenine katılamayan Prof. Dr. Aziz Sancar’ın ödülünü Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve Herkese Bilim ve Teknoloji dergisi yayın danışmanı Orhan Bursalı aldı. Prof. Dr. Aziz Sancar, —ödül töreninde Orhan Bursalı tarafından okunan mesajında— “Atatürkçülük” ve “Cumhuriyet”e vurgu yaparak, Türkiye ve Türk dünyasının yükselmesi ve mutluluğu için bilimin ışığında hareket edilmesi, din ve inanca saygı gösterilmesi, kadın-erkek eşitliği ile eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması yanında din, bilim ve siyasetin kendi alanlarında hareket etmesinin önemine dikkat çekti.
Bilim sadece okumakla öğrenilmez, yapmakla öğrenilir
Özlem Yüzak ve Orhan Bursalı, 16 Ekim 2021 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan röportaj yazılarında, TÜBİTAK’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelerek TEKNOFEST’e katılan Prof. Dr. Aziz Sancar’la geçirdikleri yarım günü, sohbetlerini ve izlenimlerini anlatıyorlar: “…ABD’den önce Özbekistan’a uçmuştu. Oradan da İstanbul’a. Özbekistan’a bu ilk gidişi değil. Bir dönem dünya bilimine oradaki toprakların damgasını vurmuş olması, Uluğbey Medresesi, Buhara, Semerkant… Hepsi gözlerini yaşartacak kadar heyecanlandırıyor onu….“
“...Kendi dönemi ile şimdiki arasındaki farkı “Bilim sadece okumakla öğrenilmez, yapmakla öğrenilir. Biz okuyarak öğreniyorduk, şimdiki çocuklar deneyerek öğreniyorlar. Bu önemli” diye açıklıyor…“
Liyakate dayanan bilim olmadıkça Türkiye asla ilerleyemez
Prof. Dr Aziz Sancar, Sultan Uçar‘la yaptığı ve 30 Eylül 2021 tarihli Sözcü gazetesi’ nde yayımlanan söyleşide bilim, bilim kültürü, bilim politikaları ve uygulamalar üzerine görüşlerini dile getirdi.
“…Politikacılar bilimin dışında kalsın, bilim insanları da politikaya karışmasın. Liyakata bağlı bilimsel destekleme yapılsın. Bilimsel desteklemeler, laboratuvar imkanları, iş imkanları, profesörlük unvanları vermek gibi işlerde, ‘akrabaymış, bir tanıdığın oğluymuş kızıymış gibi işleri bıraksınlar…”
“… Beni bile, ‘Bir tanıdığın oğlu, kızı torpil yap’ diye arıyorlar. Bu devam ettikçe biz ilerleyemeyiz. Torpilsiz yani liyakate dayanan bilim olmadıkça Türkiye asla ilerleyemez. Liyakati çok büyük harflerle yazmalıyız. Liyakata dayanan bilim adamına saygı duyulmalı. Bilinçli ve çok güzel çalışıp üreten bilim insanları rahat bırakılmalı…”
Bilim, politika ve dinin farklı alanlar olduklarını ve her birinin diğerinin sınırlarına girmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Sancar’ın Türkiye’nin bilimde başarı ve atılım gerçekleştirebilmesi için dikkate alınması gereken önemli konuları dile getirdiği röportajın tamamını okumak için TIKLAYINIZ.
En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır.
TÜBİTAK Fen Lisesi’ni ziyaret eden Prof. Dr. Aziz Sancar, TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü’nde öğrencilere konferans verdi. Başarmak için yılmadan ısrarla çalışmak gerektiğini anlatan Aziz Sancar, kendisinin Nobel ödülü almayı düşünerek çalışmadığını, kendisini Nobel’e kimin aday gösterdiğini de bilmediğini de dile getirerek “…En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır. 100 sene sonra benim buluşlarımı sizin gibi Türk çocukları okuyacaklar ve ‘bunu bir Türk yaptı’ diyecekler. Benim gayem oydu. ” dedi.
“…Bilimin “evrensel”, fakat kazanımlarının “ulusal” olduğunun farkında olan bütün milletler, bilim politikalarını uluslararası iş birliklerini en yüksek düzeyde teşvik edecek şekilde oluşturmaktadırlar. Bu bağlamda, Kimyagerler Derneği, uluslararası “Anatolian Conference on Organic Chemistry (ACOC)” kongre serisinin kurumsallaştırılarak sürdürülmesinin küresel ölçekte bilime sağladığı katkı yanında ülkemiz kimya bilim topluluğu için de büyük bir kazanım olduğunu dikkate alarak 2023 yılında kongrenin 3.sünün yapılmasını ve takip eden yıllarda sürdürülmesini kararlaştırmıştır.“
“…İntihalleri önlemek için Turnitin Global İnovasyon Ödüllü “anonim multimedya yazma modeli” geliştirmede kazandığım tecrübe, bana benzer düşüncedeki akademisyenlerle tanışmak için harika fırsatlar sağladı. Bu model, Avustralya hükümetinin Yüksek Öğrenim Kalite ve Standartları Ajansı tarafından iyi uygulama örnekleri olarak listeye alındı ve Avrupa Akademik Bütünlük Ağı’nın (ENAI) kurulmasına kurucu yönetim kurulu üyesi olarak katılmama vesile oldu. Daha sonra çalıştığım Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Akademik Dürüstlük Merkezi’ni kurdum…”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Akademik Etik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Salim Razı, 14 Ekim 2022 tarihinde Times Higher Education (THE) web sayfasında yayımlanan “Akademik dürüstlük elçileri yetiştirmek için bir etkinlik nasıl organize edilir?” başlıklı yazısında akademik dürüstlük elçileri yetiştirmeye yönelik olarak kendisi tarafından başlatılan özgün nitelikteki uluslararası eğitim etkinliklerinden örnekler sunuyor ve bu tür etkinliklerinin düzenlenmesinde dikkat edilecek hususlarla ilgili tavsiyelerini paylaşıyor.
Konferansta 12 davetli konuşma, 104 sözlü sunum ve 183 poster sunumu yapıldı.
Türkiye’den bilim insanlarının da iştirak ettiği konferansın her 5 yılda bir tekrarlanacağı bildirildi.
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın başarı mesajı
Prof. Dr. Aziz Sancar, konferansa gönderdiği başarı mesajında genç bilim insanlarına önemli tavsiyelerde bulundu. Başarının çok çalışmak ve sabırdan geçtiğini belirten Prof. Sancar, Türk dünyası olarak uluslararası bilimsel işbirliklerinde yer almamız gerektiğini, ama sadece destekleyici değil öncü olarak rol almamız gerektiğini, bu bağlamda Türk dünyasındaki bilim insanlarının aileleri, ülkeleri ve Türk dünyasına karşı borçlu olduklarını ifade etti. “Biz, batıya ve başka ülkelere onların geliştirdikleri bilim ve teknolojiyle bağımlı kalamayız. Tam bağımsızlığın kendi yaratacağımız bilim ve teknolojiyle mümkün olabileceğini her zaman dikkate almamız gerekir” diyen Sancar, mesajının devamında bilimde deneyimli olan bilim insanlarının gençlerin önünü açmak, onlara bilim yapılacak ortamları sağlamak gibi önemli bir yükümlülükleri olduğunu hatırlattı.
Rafiga Aliyeva, 20 Eylül 1932 yılında Nahçıvan şehrinde dünyaya geldi. Liseyi bitirdikten sonra 1951-1956 yılları arasında Azerbaycan Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesi’nde (bugünkü Bakü Devlet Üniversitesi) yükseköğrenimini tamamladı. Kariyerine Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi’nin Anorganik ve Fiziksel Kimya Enstitüsü’nde (şu anda akademisyen M. Nağıyev’in adını taşıyan Kataliz ve Anorganik Kimya Enstitüsü) genç araştırmacı olarak başladı. 1960 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesi Analitik Kimya Kürsüsü’nün yüksek lisans programına kabul edildi ve hayatının sonuna kadar bu kürsüde asistanlık, başmuallimlik, doçentlik ve profesörlük pozisyonlarına kadar çalıştı.
1970 yılında analitik kimya üzerine hazırlanan “Germanyumun belirli organik reaktifler ile oluşturduğu bileşiklerin spektrofotometrik incelenmesi ve fotometrik yöntemle tayini” başlıklı doktora tezini tamamladı. 1999 yılında “N-, S- ve O-içeren ligandlarla d-, f-elementleri ve germanyumun çeşitli ligand kompleksleri ve analitik uygulamaları” konulu profesörlük tezini savundu. Aynı yıl analitik kimya alanında profesör oldu. 2001’den hayatının sonuna kadar Bakü Devlet Üniversitesinde “Ekolojik Kimya ve Çevre Koruma” bilimsel araştırma laboratuvarı başkanı olarak görev yaptı. 2007 yılında Azerbaycan Milli İlimler Akademisi’nin ekoloji alanında muhabir üyesi ve 2014 yılında ise analitik kimya alanında asıl üyesi seçildi.
Profesör Rafiga Aliyeva, tüm bilgi ve becerilerini kimya alanında yüksek vasıflı uzmanlar yetiştirmeye adadı. Analitik reaksiyonları karakterize eden parametreler ile karmaşık bileşik yapılar arasındaki ilişkinin aydınlatılması, bilimsel ve pedagojik faaliyetlerde bulunan bilim adamları için temel araştırma alanlarından biridir. Profesör Rafiga Aliyeva, organik reaktifler kullanarak tehlikeli ve radyoaktif elementleri belirlemek ve ayırmak için bir teknik geliştirdi.
Onun çağdaş ekolojik sorunlara yaptığı bilimsel katkılar, Azebaycan’ın sürdürülebilir kalkınmasına yardımcı oldu. Analitik kimyanın teorik ve uygulamalı konularına ayrılmış 20’nin üzerinde doktora tezinin danışmanlığını yaptı. 2001 yılında Amerikan Bibliyografya Enstitüsü tarafından ve “2001’in İş Kadını” seçildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın tensipleriyle “Onurlu Bilim İnsanı” ve “Şöhret” nişanı ile ödüllendirildi. Rafiga Aliyeva, 2 monograf, 33 ders kitabı ve öğretim aracı, 20 patent ve 520’den fazla bilimsel makalenin yazarıdır.
5-Etinil-2′-deoksiüridin ( EdU ), bölünen hücrelerin DNA’sına dahil olan bir timidin analoğudur . EdU, hücre kültüründe DNA sentezini test etmek ve DNA sentezi geçirmiş embriyonik, yenidoğan ve yetişkin hayvanlardaki hücreleri tespit etmek için kullanılır.Yüksek dozlarda sitotoksik olmakla birlikte, molekül uzun zamandan beri çoklu biyolojik sistemlerde çoğalan hücreleri izlemek için yaygın olarak kullanılmaktadır. (https://en.wikipedia.org/wiki/5-Ethynyl-2%27-deoxyuridine)
Prof. Dr. Aziz Sancar ve araştırma grubu tarafından yapılan bir araştırmada, bozulmamış sağlam hücrelerin bulunduğu besi ortamına EdU molekülü konulduğunda hücre onarım mekanizmasını çalıştırarak bu molekülü durmadan kesip çıkarttığı; çıkarılan molekül serbest kalınca tekrar genoma girdiği, hücrenin onu tekrar kesip dışarı attığı ve bu şekilde süren döngü sonunda EdU ile başa çıkamayan hücrenin öldüğü rapor edildi (apoptoz).
Aziz Sancar, kendileri tarafından keşfedilen bu mekanizmanın beyin kanserlerinin tedavisinde kullanılabileceğini söylüyor. Beyin nöronları DNA sentezi yapmadığı ve çoğalmadığını; beyin kanser hücrelerinin ise bağımsız olarak hızla çoğaldığını dile getiren Aziz Sancar, bu durumun beyin bariyerini geçebilen özelliği ile EdU molekülünü beyin kanser hücrelerini yok etmek için çok güçlü bir aday haline getirdiğini söyledi.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı‘ya ilgili çalışmanın Amerikan Bilimler Akademisi’nin ünlü yayın organı Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayın için kabul edildiğini açıklayan Aziz Sancar, bundan sonraki aşamada çalışmalarını beyin tümörleri konusunda tanınmış bir profesörle birlikte sürdüreceklerini ifade ediyor ve “henüz yapılacak çok iş var” diyor.
Konuyla ilgili Orhan Bursalı‘nin 21 Ağustos 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Aziz Sancar büyük bir keşfe daha imza attı” başlıklı ayrıntılı yazısını okumak için TIKLAYINIZ.
Prof. Dr. İvet Bahar, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde fiziksel kimya alanında yaptığı doktora çalışmasını 1987 yılında tamamladı. Doktorasından sonra İTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinde çalıştı. 2001 yılından itibaren Pittsburgh Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Polimer istatistiksel mekaniğinin temel kuram ve yöntemlerini biyomoleküler yapı ve dinamiklere uyarlayan Bahar, bu kuram ve yöntemlerin proteinlerin kolektif dinamiklerini incelemek için kullanılmasına öncülük etti. www.wikipedia.org
Haftalık Oksijen gazetesi, 25.02.2022 tarihli haber yazısında Prof. Dr. İvet Bahar’ın genç bilim insanlarına yaptığı tavsiyelerini yazdı: “Benim bir misyonum da gelecek nesillere örnek olmak, ışık tutmak; onların sahip oldukları yeteneklerini daha da geliştirmelerine ve kullanmalarına yardımcı olmak… Genç kızlara, özellikle de akademik kariyer için bilim dünyasını seçecek kişilere hitaben vurgulamak istediğim çok önemli bir konu; isterseniz, arzu ederseniz ve bunu gerçekleştirmek için gerekli emeği sarf ederseniz yapamayacağınız hiçbir şey yok. Yeter ki karşınıza çıkacak engellere göğüs gerecek, yolunuza şaşmadan devam edecek kararlılığı gösterebilin“.
Ev sahibi üniversite ve Türkiye Kimya Derneği beraberliğinde düzenlenen önceki kongrelerden farklı olarak bilim topluluğunun endüstriyle olan koordinasyonunu sağlamak ve üniversite-sanayi iş birliklerini arttırmaya yönelik olarak 34. Ulusal Kimya Kongresinin koordinasyonu Türkiye Kimya Derneği ve Hayat Kimya tarafından birlikte yürütülecek.
S. Ahmet Arvasi (1932-1988) Görsel: www.wikipedia.org
“…‘Kendini bil!’ emrini ne ilk defa Sokrat ifade etti, ‘insanın bir meçhul olduğunu’ ne de ilk defa Alexis Carrel keşfetti.İnsan, kendini var olduğu günden beri aramaktadır ve daha da arayacağa benzer…Biz, kendimizi aramaktan değil, kendimizi bulmak ümidini yitirmekten, yahut kendimizi aramak çabasını bırakmaktan korkmalıyız.” S. Ahmet Arvasi.
S. Ahmet Arvasi Cumhuriyet dönemi Türk fikir hayatının özgün isimlerinden birisi. Arvasi, kitaplarında, varlık, bilgi, akıl, zeka, şuur, bilim, din, kaos, düzen, hürriyet, determinizm, ahlak gibi kavramları hiçbir felsefi ekole tabi olmadan kendine ait bir üst bakış ve üslupla ele aldı, tartıştı, çıkarsamalar yaptı. Dokuz Sütun yazarlarından Hüdavendigar Onur, 12 Şubat 2022 tarihli yazısında S. Ahmet Arvasi üzerine Prof. Dr. Hasan Seçen‘le yaptığı bir söyleşiyi yayımladı.
Prof. Dr. Metin Balcı‘nın 1980’li yılların başlarında ders notları olarak yazdığı Organik Kimya Reaksiyon Mekanizmaları, o yıllarda basit bir baskı tekniği olan teksir makinesi ile çoğaltılarak öğrencilere verilmekteydi. Öğrenciler, 20 yıla yakın bu teksirleri veya teksirlerin fotokopilerini veya fotokopilerin fotokopilerini kullanarak organik kimya mekanizmalarını öğrendiler ve organik sentez bilgilerini geliştirdiler.
Prof. Dr. Metin Balcı, ülke düzeyinde ders notlarına duyulan yoğun ilgiyi dikkate alarak bu ders notlarını 2008 yılında kitap olarak yayımladı. Kitabın ilk baskısını takiben 2009 yılında 2. baskısı, 2012 yılında da 3. baskısı yayımlandı.
Kitabın genişletilmiş 4. baskısının Türkçesi Kasım 2021’da Türkiye Bilimler Akademisi tarafından, İngilizce çevirisi de Aralık 2021’de Wiley-WCH yayınevi tarafından yayımlandı.
Organik kimyadaki yüzlerce reaksiyonun ortak noktalarını anlamaya yönelik hazırlanan eser temel kavramları ve yapı – etkinlik ilişkilerini ele alıyor. Eserin son baskısında, mekanizmaların daha kolay anlaşılmasına yönelik olarak yoğun emekle hazırlanan görsellerdeki renk ve şekil zenginliği dikkat çekiyor.
Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, kitabın 4. Baskının sunuş yazısında kitap hakkındaki görüşlerini aşağıdaki kelimelerle ifade ediyor:
“…İlk baskısı 2008 yılında Akademimiz tarafından yapılan ve sonraki yıllarda genişletilerek tekrar basılan kitap, organik kimyanın ne kadar sistematik bir bilim dalı olduğunu göstermektedir. Bu kitap çerçevesinde organik kimya reaksiyon mekanizmaları detaylı bir şekilde anlatılmış olup mekanizmalardaki ortak noktalar konunun daha iyi anlaşılması için ön plana çıkarılarak vurgulanmaktadır. Değerli Hocamızın birikimlerini yansıtarak meslektaşlarının istifadesine sunduğu ve alanında önemli bir boşluğu dolduran bu kitap özelikle lisans ve lisansüstü öğrencilerimiz başta olmak üzere konuya ilgi duyan öğretim üyelerimiz için de oldukça faydalı olacaktır.
Ülkemizde ders kitapları genel olarak yabancı kaynaklar tarafından Türkçeye tercüme edilmektedir. Akademimiz tarafından yayımlanan bu kitap ise WILEY-VCH tarafından incelemeye alınmış ve farklı dillere çevrilerek yayımlanmasına karar verilmiştir. Kitap şimdi İngilizce olarak yayıma hazırlanmaktadır. Kitabın Almanca ve Çince dillerindeki tercüme hakları da talep edilmiş ve bu haklar WILEY-VCH’e devredilmiştir. Ulusal ve uluslararası bilim dünyasında oldukça teveccüh görmüş ve görecek olduğuna inandığımız bu değerli eserin tüm öğrencilerimize, araştırmacılarımıza ve bilim insanlarımıza faydalı olmasını diliyorum…”
Bilim Kahramanları Derneği tarafından her yıl verilen Genç Bilim İnsanı Ödüllerinin bu yıl dokuzuncusu 6 genç bilim insanına verildi. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezinden Dr. Arif Engin Çetin; Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Elif Çadırcı; Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden İsmail Öçsoy; Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Doç. Dr. Mustafa Serdar Önses; Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesinden Doç. Dr. Şuayip Yüzbaşı ve Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Doç. Dr. Tuğrul Çetinkaya bu yılın bilim ödüllerinin kazanan isimler oldular. Genç Bilim İnsanı Ödülleri, her yıl farklı üniversitelerin rektörlerinin ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor ve 38 yaşın altındaki genç bilim insanlarına veriliyor.
Mynet.com internet sitesinin konuyla ilgili ayrıntılı haberini okumak için TIKLAYINIZ.
Ödül töreninin tam kayıt Youtube videosunu izlemek için TIKLAYINIZ.
Atatürk Üniversitesi, toplumsal katkı misyonu çerçevesinde ‘5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde geniş katılımlı bir panel gerçekleştirdi.
Panel, Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zeynep Ceylan’ın moderatörlüğünde 5 Haziran 2021 tarihinde youtube üzerinden canlı yayınla gerçekleştirildi. Prof. Dr. Zeynep Ceylan, küresel ve çevresel sorunlarla birlikte pandeminin toplum üzerindeki sarsıcı etkilerini de dikkate alarak, etkinliği bir kutlama programı olarak değil, çevre problemlerinin farkındalığına yönelik bir program olarak tertiplediklerini belirtti.
Atatürk Ünivesitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Bayrakçeken Yurtcan yaptığı açılış konuşmasında dünya nüfusunun artışı ile birlikte temel ihtiyaçların da arttığını, buna cevap vermek isteyen teknolojilerin beraberinde küresel ısınma, atık bertarafı, biyoçeşitliliğin azalması gibi küresel boyutta çevre sorunları oluşturduğunu, bu nedenle çocukluk döneminden başlayarak her yaşta çevre bilinci ve farkındalığının geliştirilmesinin önemine dikkat çekti.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen panelde yaptığı “Yeşil ve Çevre Dostu Şehir: Erzurum” konulu konuşmasında; çevre ve sürdürülebilirliğe yönelik olarak ağaçlandırma, atık suların arıtılması, doğal gazın yaygınlaştırılması, belediye araçlarının elektrikli araçlara dönüştürülmesi, atık toplama, atıkların metanlaştırılarak elektrik enerjisine dönüştürülmesi kapsamında Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin Erzurum merkez ve diğer ilçelerde yaptıkları faaliyetleri anlattı. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yönelik çok sayıda proje hazırlıkları içinde olduklarını da dile getiren Mehmet Sekmen, bu bağlamda Erzurum il sınırları içerisinde yaptıkları 400’e yakın su toplama göletleri ile su kaynaklarının kontrolüne yönelik faaliyetlerini anlattı.
Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan,“Yerel Yönetimler ve Çevre” konulu konuşmasında, insanın her etkinliğinin çevreyle ilişkili olduğunu, çevreyi korumak hususunda kurumsal çerçevede yapılacak proje ve faaliyetlerde en büyük rolün yerel yönetimlerde olduğunu dile getirerek Aziziye Belediyesi olarak içme suyu, israfın önlenmesi, kaynakların etkin kullanımı, sıfır atık ve termal seracılık kapsamında yaptıkları çalışmaları anlattı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemine de değinen Orhan, ilçe olarak tamamen çevreci bir süreçle 35 megawattlık bir güneş enerjisi santraline hayatiyet kazandırdıklarını ve ilçenin elektrik enerji tüketiminin bir kısmını buradan karşıladıklarını ifade etti.
“….1965 yılında biz n’apıyorduk sahi? Ümraniye’deydik o zamanlar… Enerjiyi kesinlikle israf etmiyorduk, elektrik yoktu zira. Su telefi de mevzubahis değildi, musluklar ıslık çalardı açınca. Küçük büyük, evin bütün erkekleri suya gider, tulumba çekmekten avuçların nasır tutar. Galvaniz kovaların sapı tel gibi incedir, elini yarar. Bir de altı dar, üstü geniş değil mi? Çalkalandı mı üst baş sırılsıklam. Eh bu su boşa akıtılır mı? Gıdım gıdım kullanılır. Belki de bu yüzden boşa yanan ampule, damlatan musluğa dayanamayız hâlâ…“
İrfan Özfatura, insana ve insanın yüreğine dokunan özgün haber-yorum yazılarıyla tanınan bir yazar. Özfatura, “Dünya Çevre Günü” üzerine kaleme aldığı ve 5 Haziran 2021 tarihli Türkiye gazetesinde yayımlanan yazısında küresel ölçekte yaşanılan çevre tahribatını kendine has üslubu ile anlatıyor ve çılgın tüketim hırsı içinde her şeyi tahrip eden bugünün insanına 1960’lı yılların İstanbul’unda yaşadığı yoksul çocukluk günlerini yansıtan bir ayna tutuyor.
TÜBİTAK‘ın Covid-19 salgını ile mücadeleye yönelik açtığı çağrı programları kapsamında desteklediği projeler ile çok sayıda Türk firması yurt içi ve yurt dışında satışa sunulan onlarca ürün geliştirdi. Bir çoğu günlük hayatımıza giren bu yerli ve milli teknoloji ürünleri; yoğun bakım cihazlarından tanı, maske, ilaç, dezenfeksiyon, kişisel koruyucu elbise, bilişim uygulamalarına kadar çeşitlilik arz ediyor.
Konuyla ilgili Sonat Bahar’ın 24 Nisan 20221 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanan “Salgına karşı yerli ve milli teknoloji günlük hayatımızda” başlıklı haberinin ayrıntısını okumak için TIKLAYINIZ.
“…Bu yazıyı ele almadan önce şunu düşündüm: Türkiye’de artık yenilikçi ilaç veya “milli ilaç” diyebileceğimiz, bizim de bir ilacımız olabilir mi? Bunun için bir altyapı hazır mı? Yeterli derecede ilaç keşfinden tutun da Faz-I den Faz-III’e kadar ilaç keşif ve geliştirme çalışmaları yapabilecek kapasitede yeterli araştırmacı bilim insanı, akademisyen kaynağı ve donanımlı tesisler var mı? Ya da en azından bu tesisleri oluşturabilecek bir altyapı hazırlığı var mı? Yazımda bunlarla ilgili çalışmalara bakmak, detaylı verilere analiz etmek, ayrıca ilgili kurum ve kişilerin katkılarını ve son olarak bu konudaki şahsi düşüncelerimi aktarmak istiyorum.”
Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Güzel, organik kimya ve medisinal kimya alanlarında yaptığı çalışmaları ve başarılarıyla ulusal ve uluslarararası düzeyde tanınan bir bilim insanımız. Doç. Dr. Mustafa Güzel, “Türkiye’de yenilikçi ilaç için yol haritası” başlıklı yazısında uzun yıllardan beri içinde olduğu ilaç endüstrisindeki deneyimlerinin ışığında Türkiye’de ilaç geliştirme çalışmalarını ele alıyor. Doç. Dr. Mustafa Güzel’in yazılarını okumak için aşağıdaki linkleri TIKLAYINIZ
“…Koronavirüste mart ayında faz-3 çalışmalarının tamamlanması için yoğun çaba sarf edilen yerli aşılarımıza dair kritik bilgilere ulaşıldı. Kayseri’de geliştirilen yerli aşı Nisan için gün sayarken, farklı teknikleriyle dünyaya örnek olacak 7 yenilikçi aşıda da çalışmalar hızlandı.”
“…TÜBİTAK Kovid-19 Platformu’ndaki 436 bilim insanının sürdürdüğü projeler Türkiye’nin yüz akı olacak. İlaç çalışmaları, virüsü yenilikçi çözümlerle yok etmeyi hedefliyor. Kovid-19 geçirenlerden alınan antikorların geliştirilmesiyle yapılacak ilaç projesi en dikkat çekeni...”
Mustafa Sait Özkan, 1-2 Şubat 2021 tarihli Sabah gazetesinde yayımlanan haberinde TÜBİTAK Kovid-19 Platformunda yer alan araştırma grupları ve projelerini anlatıyor.
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Yavuz Taşkesenligil, lisans eğitimini Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü’nde; Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Kimya bilim dalında organik kimya alanında yaptı. Prof. Taşkesenligil, uzun yıllar boyunca hem kimya bilim alanında, hem de eğitim bilim alanında araştırmalar yaptı ve dersler verdi. Kimya Bilimi ve Kimya Eğitimi alanlarında akademik çalışmaları yanında, kavramsal bilim öğretiminde çok başarılı eğitimci kişiliğiyle tanınan Prof. Taşkesenligil, eğitim amaçlı olarak hazırladığı ve son derece etkileyici görsellerle zenginleştirdiği Organik Kimya I-II dersi slayt sunumları ile Organik Kimya Laboratuvarı I -II ders notlarını açık ders materyali olarak http://yavuztaskesenligil.com/ sitesinden bilim topluluğunun istifadesine sundu.
Türkiye Kimya Derneği ve Genç Kimyacılar Platformu, 07 Kasım 2020 cumartesi günü saat:13:00‘da, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi Asli üyesi Prof. Dr. Yusuf Yağcı‘nın konuşmacı olarak yer alacağı; “Bilimde Başarı: Öngörülemeyen Uzun Bir Yol” konulu çevrimiçi bir konferans düzenledi. Konferans ücretsiz olup, isteyenlere katılım sertifikasının e-posta ile gönderileceği bildirilmiştir.
Konferansa katılım için aşağıdaki linkten kayıt yaptırılması gerekmektedir.
İnsanı yeryüzünde diğer canlılara karşı üstün yapan en önemli özelliklerinden biri insanların kendi aralarında geliştirdikleri dostluk ve işbirlikleridir.
“…Diğer insanlarla, hatta yabancılarla, birlikte çalışma konusunda uzmanız. Hiç tanışmadığımız biriyle ortak bir hedef hakkında iletişim kurabilir ve bunu başarmak için birlikte çalışabiliriz…”
Özlem Yüzak’ın konuyla ilgili yazısını 11 Eylül 2020 tarihli Herkese Bilim ve Teknoloji dergisinde okuyabilirsiniz.